Küresel Tedarik Zinciri Atmosferi
Küresel Tedarik Zinciri Atmosferi
Prof. Dr. Murat ERDAL merdal@istanbul.edu.tr
İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Tedarik Zinciri Yönetimi Yüksek Lisans Program Başkanı
Her geçen gün, dünyada yaşanmakta olan problemlere bir yenisinin eklendiğini ve işlerin giderek zorlaştığını “Tedarik Zincirinin Amacı Ne?” başlıklı yazımda vurgulamıştım. Pandemi sıkıntıları ve yeni normal çalışma koşulları ile geçen zaman içerisinde gündeme Rusya-Ukrayna savaşı eklendi. Karşılıklı yaptırımlar ve yeni ekonomik kararların rotasında tedarik zinciri sorunlarının büyüdüğünü gözlemlemekteyiz. Bu yazımda genel hatları ile küresel tedarik zinciri atmosferini değerlendireceğim.
Stratejiler, Stratejilerle Rekabet Eder
Tüm dünyada ve ülkemizde makro düzeydeki risklerin arttığı ve yıkıcı etkilerinin doğrudan görüldüğü bir süreçteyiz. Uluslararası arenada alınan kararlar ve onların yansıması olan hareketler, ekonominin gelişim yönünde fazlasıyla belirleyici. Ülkeler arası rekabet ve karşılıklı yaptırım kararları, sanayi ve ticaret hayatında olumsuz etkileri büyütüyor. Ülkeler tüm finansal kaynakları ile sektör ve firmaların rekabet güçlerini koruma ve mümkünse rekabet gücünü artırma yolunda yeni adımlar atıyorlar. Kredi ve teşvik paketlerinin kapsamı genişletiliyor. Korumacı tedbirler devreye giriyor.
Tedarik zincirlerini tanımlarken “şirketler arası rekabet artık geride kaldı zincirler arası rekabet var”şeklinde ifade edilen durum, dönüşüm gösteriyor. Tedarik zincirlerinin doğal yapısı içerisinde çok sayıda ülkeden üretici (tedarikçi) ile çalışmak, farklı coğrafyalarda tesisler kurmak, faaliyet göstermek ve küresel müşterilere erişim var. Böylesine çeşitlilik arz eden paydaşlardan kurulu bir ekosistemin dünyayı ilgilendiren makro gelişmelerden etkilenmemesi mümkün değil.
Oluşan yeni durumla birlikte uluslararası ilişkiler, küresel zincir üyelerinin seçimi ve zincirler arasındaki rekabette fazlasıyla belirleyici oluyor. Ticari bloklar ve ülke yönetimleri, yürürlüğe soktukları endüstri kararları çerçevesinde sektörel ilişkileri değiştiriyor.
Uluslararası İlişkiler Tedarik Zincirlerini Derinden Etkiliyor
Ülkeler arası rekabet sert bir yapılanma içerisinde ve bu yapılanma tedarik zincirlerinin tasarımı ve yönetimine etki ediyor. Dünya coğrafyası içerisinde ülke, sektör ve firmaların operasyonları farklı farklı zeminlerde ilerliyor. Bir ülkede temel girdilerden son derece sınırlı düzeyde etkilenen sektör ve firmalar varken, bir diğer ülkede derinden etkilenmeler olabiliyor. Firmalar batabiliyor.
Hammadde piyasasında yer alan emtialar fazlasıyla mercek altında. Avrupa Birliği, Rusya’dan yüksek miktarda aldığı doğal gaz, petrol, tahıl vd. ürünlere alternatifler arıyor. Rusya cevap vermede gecikmiyor. Farklı düzeylerde etkileri olabilecek kararları devreye alıyor.
Türkiye’nin, gelişmiş olan AB, ABD ve Uzakdoğu ekonomileri ile dinamikleri ve büyüklükleri bir değil. Her ülkenin kendine özgü güçlü ve zayıf tarafları var. Ekonomik açmazlar ve sıkıntılar farklı. Örneğin, AB’de savaşla birlikte tetiklenen ekonomi, enerji, güvenlik, çevre ve göç problemleri başka seviyelerde ele alınıyor. Karadeniz Bölgesi, Kafkaslar, Orta Asya için yeni ulaştırma koridorları inceleniyor.
Türkiye ekonomisinin büyümesi ve gelişiminde ihracat son derece stratejik bir konu. İhracat kalemleri içerisinde ise yurtdışından temin edilen hammadde önemli. Rusya yaptırımlarının doğrudan ve dolaylı etkilerini her ülke kendi içerisinde değerlendirmektedir.
Temel girdilerde yaşanan fiyat artışları, sanayi üretiminin ve tüketimin doğasını alt üst etmekte. Yeni durumdan hammadde piyasalarına yön verenler ve hammadde ihracatı yapan ülkeler elbette avantaj elde edebilir. Ticaret hacmini geliştirip yeni pazarlar da bulabilirler. Fakat Türkiye’nin durumu, hayli farklı ve hayli özel.
Türkiye Dinamikleri
Ülke ekonomimizde ithalat ve ihracat arasındaki fark, ödemeler dengesindeki açık, artan dış borç yükü, sürekli nakit ihtiyacını gündemde tutmaktadır. Ekonomik istikrarı sağlama, enflasyonla mücadele ve döviz kurunu belirli aralıkta tutabilmek zorlaşmaktadır. Rusya ile süregelen ticari gelişimde ithal edilen doğal gaz, petrol, buğday, yağ vd. kalemler, yurtiçi tüketim içerisinde önemli bir yer tutmaktadır. Diğer taraftan Rusya’ya yapılan ihracat ve turizm gelirleri yadsınamaz bir büyüklüktedir. Büyüyen ticaret hacmini sıkıntıya sokabilecek kararlar, gelişen ilişkileri geriye götürmekle birlikte yeni tehlikeleri tetikleyecektir.
İşletmelerin temel girdi kalemlerindeki fiyatlarının sürekli yükselmesi, operasyonel faaliyetleri güçleştirmektedir. Sanayimizin ihtiyacı olan doğal gaz, petrol vd. alanlardaki hammadde gereksinimleri ortadadır.
Bu nedenle Türkiye’nin ekonomik oyun planı, diğer tüm ülkelerden farklı olmak zorundadır. Dış ticaret toplamı içerisinde ithalat ve ihracat yapılan ülkelerin payları ve sektörel dağılımları dikkatle değerlendirilmelidir.
Makro Risklerden Tedarik Zinciri Risklerine
Ekonomik savaşla birlikte gelişen finansal yaptırımlar, hammadde piyasa dalgalanmaları, pazar engellemeleri, kotalar, yasaklar, vergiler, taşımacılık problemleri (hava sahasının uçuşlara kapatılması gibi) tedarik zincirlerine doğrudan tesir etmektedir.
Pandemi, Rusya-Ukrayna savaşı ve sonrasındaki uluslararası düzeyde gelişen yaptırım genişlemesi gibi durumlar tedarik zinciri ekosistemleri için fevkalade önemli risklerdir. Girişimcilerin ve üst düzey yöneticilerin, bu tür geçmişte hiç karşılaşılmamış dış çevre risklerini öngörebilmesi ve önlem alabilmesi pek mümkün görünmemektedir. Makro etkileri son derece yıkıcı olan dış çevre risklerinin ortaya çıkışından başlayarak izlenmesi, değerlendirilmesi ve en uygun stratejilerinin oluşturulması için yeni bir bakış açısına ihtiyaç vardır.
Yeni Riskler, Yeni Liderler, Yeni Organizasyon Yapıları
Ülke yönetimlerinin aldığı kararların sanayi ve ticaretteki etkisi farklı olmaktadır.
Tedarik zinciri yapılandırma ve yönetiminde paydaşlar arasında uyum ve entegrasyon zorlukları bilinmektedir. Uluslararası pazarda yeni tedarik kaynakları bulma, yeni tedarikçilerle anlaşma, operasyon yönetimi ve sürdürülebilirlik çalışmalarının yürütülmesi zaman almaktadır. Tedarikçi, pazar ve müşteri geçişleri kağıt üzerinde de sahada da kolay değildir. Bu süreçte şirketler, ağır yükler ve risklerle karşı karşıya kalmaktadır.
Tedarik zinciri riskleri, işletme risk yönetim çatısı altında stratejik bir yerdedir. Ürün, bilgi ve para akışlarının tam merkezi tedarik zinciri operasyonlarıdır. Doğru iş stratejisinin başarısı mevcut kaynaklarla varılmak istenen hedeflere ulaşabilmektir. Tüm hazırlıklar ve planlamalar iş stratejisi ile koordineli gelişmektedir. Kısa, orta ve uzun vadeli planlar ve bu planların güncel gelişmeler çerçevesinde revizyonu işin gereğidir. Esneklik ve gerek görülen noktalarda ayarlamalar her zaman yapılır. Sene başında yapılan plan ve uygulamalar sene sonu gelmeden kapsamlı değişikliklere uğruyorsa, bu noktada anlayış değişikliklerine de gitmek gerekecektir. Bu durum, ekonomisi sıkıntılı ülkeler için daha fazla ve derinden hissedilse de tüm dünyada benzerlikler görülmektedir.
Olağanüstü olaylar ve makro riskler iş hayatının içinde kabul edilmeli. Görülme sıklıkları son beş sene içinde artması, bunu doğal hale getirme eğiliminde. İşletmelerin ayakta kalabilmesi ise bunları nasıl görmesi ve nasıl çözümleyeceği ile ilgilidir. Problemleri hızla doğru yorumlayan ve etkin pozisyon üretenler, rekabette önde olacaklar.
Görünen o ki, eski işletme yapıları ve iş alışkanlıkları yeni küresel rekabet yapısına uygun değil. Topyekün yönetim anlayış değişikliğine ihtiyaç var. Daima tetikte olup en kötü senaryoya göre hareket etme mecburiyeti oluştu. Yeni organizasyon yapıları, yeni liderlik tipi ve yeni yönetici profilleri şart.
Tedarik Zinciri Paydaşları Arasındaki İlişkiler Yeniden Tanımlanıyor
Küresel tedarik zinciri atmosferi son beş senede köklü değişime uğradı. Çoklu belirsizlik ve risklerin nasıl yönetilmesi gerektiği tüm şirketlerin gündeme girdi. Bununla birlikte tedarik zinciri ekosistemlerinde yer alan darboğaz ve problemlerin çözümlenmesine yönelik altyapılar tam olarak sağlanamadı.
Gelişimi kısaca özetlemek gerekirse, sadece büyük işletmeler değil KOBİ’ler de yarının dünyasını anlama gayretinde. Her organizasyon ERP, SCM, AI, Blockchain, WMS yazılımları ile daha fazla ilgileniyor. Tedarik zinciri analitiği ve performans değerleme önem kazanıyor. Uçtan uca bütünsel entegrasyon adına tüm paydaşlar çalışma yürütüyor. Takip ve izlenebilirlik açısından adımlar atılıyor. Sürdürülebilirlik ve tedarik zincirlerinin çevre ilişkisi, fazlası ile sorgulanıyor.
Diğer taraftan tedarik zinciri koordinasyonu zorluklarla dolu ve her geçen gün zorlaşıyor. Şirketler daha fazla teknoloji yatırımı yapmasına rağmen yeni problem alanları doğuyor.
Günümüzün e-iş ve omni kanal operasyon yapısı içerisinde tedarik zinciri yöneticileri, spesifik bilgilere ihtiyaçlarını daha fazla dile getiriyor. Değişen tüketici tercihleri, talep tahminleri, gerçek satış rakamları, stok miktarları, ileri ve ters yönlü akışlarla ilgili tam zamanlı bilgi talep ediliyor.
Ekonomik belirsizlik ve risklerle dolu bir iş ortamında yöneticiler hangi koşullara ne ölçüde uyum sağlayabileceklerini bilemiyor. Temel sıkıntılar şu şekilde dile getiriliyor: “Rekabette ve pazarda tam olarak ne oluyor ? Hangi göstergeleri takip edelim? Neye ve nasıl adapte olalım ? Önümüzde zorlu bir yol var. Biliyoruz fakat hedefimiz her ay çok çabuk değişebiliyor. Sene başındaki öngörüler, hedefler ve iş planı kısa sürede ortadan kalkma tehlikesi altında. Ne hedefledik ? Nereye vardık ? Herşey bir muamma.”
Tedarik Zinciri Ekosisteminde Güven
Her ülke ve pazar yapısı, gücü oranında tedarik zinciri farklılıkları gösterir. İstikrarlı ekonomi, kuvvetli iç pazar yapısı ve sağlam paydaşlarla donanmış ekosistemlerin odağı, rekabet avantajını yükseltmede daha fazla teknoloji kullanımı ve inovasyon olmaktadır.
Bununla birlikte çoklu belirsizlik ve makro risklerin güçlü olduğu coğrafyalarda yer alan tedarik zincirlerinde çeviklik, esneklik ve pazara hızlı cevap verebilme yeteneklerinden bahsetmek iyimserlik olacaktır. Bu özelliklere sahip tedarik zinciri yapılarında bir çok konu kendini göstermektedir:
- Tedarik zincircileri üyeleri arasındaki ticari ilişki ve roller yeniden tanımlanmaktadır.
- Uzun dönemli güvene dayalı iş yapma biçimleri evrilmektedir.
- Ekosistemde yer alan alıcı ve satıcıların öncelikleri farklılaşmaktadır.
- İş stratejilerinde belirgin değişim gözlemlenmektedir.
- “Birlikte ticareti büyütelim” anlayışı bir çok sektörde sınıfta kalmıştır.
- Küresel emtia yönetim ekiplerine (commodity management team) ilgi artmaktadır.
- Talep dalgalanma ve kırılganlıkları fazlalaşmaktadır.
- Üretim – yatırım kararları gözden geçirilmektedir.
- Paydaşlar arasında kontrat problemleri yaşanmaktadır.
- Artan taşıma maliyetleri, liman sıkışıklıkları, konteyner navlun dalgalanmaları, termin sapması lojistik tabanlı çok sayıda problemi tetiklemektedir.
- Ödeme biçimleri, sipariş miktarları ve teslim tarihleri arasında sıkıntılar bulunmaktadır.
- İş yaşamının artan gerilimi ile ticaret ekipleri arasında iletişim hataları yaşanmaktadır.
Gelecek yazımdan başlayarak tedarik zinciri ekosisteminde yer alan pek çok konuyu etraflıca değerlendirmeye devam edeceğim.
Şirket eğitimleriniz için;
Tel: (0212) 440 00 00 / 12344 Dahili
E-Posta: merdal@istanbul.edu.tr
Etiketler:Küresel Tedarik Zinciri Atmosferi, lojistik, planlama, satınalma, taşıma, tedarik, tedarik zinciri