Gümüş Grup Satınalma Direktörü Erhan Esen: “Birlikte Büyüyeceğimiz, Birlikte İş ve Ürün Geliştireceğimiz Tedarikçileri Seçmeye Çalışıyoruz”
– Prof. Dr. Murat ERDAL ile Sektör Sohbetleri –
Bu röportaj, SATINALMA DERGİSİ Nisan 2019 Sayısında yayınlanmıştır. Aylık Basılı Dergiye www.satinalmadergisi.com Abonelik sayfalarından abone olabilirsiniz. Apple, Google Play Store ve Dergilik mecralarından e-Dergi formatında takip edebilirsiniz.
Sektör sohbetlerinde konuğumuz Gümüş Grup Satınalma Direktörü
Sn. Erhan ESEN.
- Erhan Bey, Merhaba, Röportajımıza geçmeden önce sizi tanıyabilir miyiz ?
1978 Malatya doğumluyum. Malatya Fen Lisesi’ni bitirdikten sonra üniversite eğitimim için İstanbul’a geldim. İstanbul Teknik Üniversitesi mezunuyum. Bahçeşehir Üniversitesi’nde ise Tedarik Zinciri ve Lojistik Yönetimi üzerine yüksek lisans çalışmasına başladım. Çalışma hayatımın ilk 3 yılında satış pazarlama alanında bulundum. Daha sonrasında masanın diğer tarafına geçme kararı alarak kariyerime satınalma mühendisi olarak devam ettim. Gümüş Grup ailesine 2004 yılında katıldım ve 2014 yılı itibari ile Gümüş Grup’un Satınalma Direktörlüğü görevini yürütüyorum.
- Silverline sektörün lider firmalarından bir tanesi. Firmanın yeni dönemde sektörel hedefleri ve yatırım planları nelerdir ?
Gümüş Grup, 2011 yılında merkezi yönetim felsefesi altında kuruldu ve kendi grubumuzdaki 11 şirketimize Satınalma, Finans, İnsan Kaynakları, IT, Bütçe, Controlling, Muhasebe ve Reklam-Tanıtım alanlarında hem stratejik hem de operasyonel yönetim hizmeti vermektedir. Silverline, şirketler grubumuzun amiral gemisi ve sektörün lider firmalarından biridir.
Silverline ise 1994 yılında Merzifon’da kuruldu. İlk üretim gününde dahi vizyonunda Dünya’da önde gelen ve yaşama keyif katan güvenilir bir marka olmak vardı. Kuruluşumuzdan bu yana yerel kalmak değil “dünyalı olmak“ felsefesi ile ilerledik. Bugün Silverline markalı ürünler 70‘i aşkın ülkede kullanıcısıyla buluşuyor.
2020’de Türkiye’de ilk büyük 300 sanayi firması arasına girmek istiyoruz. 2023’e kadar yakaladığımız büyüme ivmesiyle devam etme arzumuz var. 2006 yılından bugüne Almanya’da kendi markamızla varız. İtalya ankastre ürünlerin ve tasarımın merkezidir. 2018 yılı başında İtalya’da Silverline markamız ile satış yapmaya başladık. Almanya ve İtalya’da kendi şirketlerimizle satış odaklı faaliyetlerimiz sürüyor. 2023 ‘ e ihracat oranımızı yükselterek, dünyada bilinirliğini arttırmış bir marka olmak hedefi ile yürüyeceğiz.
Silverline’ın, hızlı büyümesinin altındaki temel nedenlerden biri de sürekli olarak teknolojiye, üretime ve insana yatırım bir firma olmasıdır. 2018 yılının son çeyreğinde başlayan bir yatırımımız var. 2019 yılının ilk yarısında tamamlanmasını planlıyoruz. Merzifon fabrikamıza yapılan bu yeni yatırımın toplam maliyetini 35 milyon TL olarak bütçeledik.
Silverline’ın yatırım yaptığı alanlardan biri de Ar-Ge’ dir. 2017 yılında Bakanlık onaylı Ar-Ge Merkezi ‘ mizi kurduk. Bu konuda ki ekipman ve işgücü yatırımlarımızı şirket stratejimizin odağında bulunan inovasyon, kalite, tasarım, marka ve tüketici memnuniyeti başlıklarını gözeterek yapıyoruz.
- Dünyada ve ülkemizde ankastre ürün gruplarında ve tüketici kullanımında trendler nelerdir ?
Hızla gelişen bir teknoloji devrimine tanık oluyoruz. Yapay zeka, akıllı robotlar, nesnelerin interneti (IOT), big data, bulut teknolojisi dünyamızı dönüştürmeye devam ediyor. Stratejik önceliklerimizden biri de teknolojideki bu dönüşümü iş modelimize entegre etmektir. İnovasyona ve gelişime verdiğimiz önemin bizi rekabette öne taşıyacağına inanıyoruz.
Özellikle nesnelerin interneti, akıllı ürünler, standartların dışında farklı materyal kullanımları, davlumbaz grubundaki aydınlatma çözümleri, tüketici faydasını hedefleyen farklı tasarımlar, yeşil ve çevre dostu ürünler tüketicilerin dikkati çekiyor.
- Silverline ürün ailesi hakkında bilgi verir misiniz ?
Herkesin mutfak da keyifli zaman geçirmesini sağlamak için çekici yaşam alanları oluşturmaya çalışıyoruz. Bu sebeple ürettiğimiz ürünler yeni nesil, inovatif, çevreye duyarlı, kullanıcı dostu ve modern yaşam stiline uygun dizaynlıdır. Aspiratör-davlumbaz, ocak, fırın, mikrodalga, buzdolabı, bulaşık makinesi ve evye ürünlerimizi Silverline markası altında müşterilerimize sunuyoruz.
- Yaşam kalitesini yükselten ürün grupları sunuyorsunuz. Bu alanda takip edebildiğimiz kadarı ile yenilikler hiç bitmiyor. Gelecekte yenilik anlamında bu sektörde neler yaşanabilir ? Yeni malzemeler yeni tasarımlar ve yeni ürünler neler olabilir?
Yeni dönemde anahtar kelimeler insan odaklılık, verimlilik ve teknoloji olarak ön plana çıkıyor.
Kentsel yaşamın ön plana çıkması ile birlikte her metrekarenin verimli değerlendirilmesi çok önemli olmaya başladı. Bu değişimin bir sonucu olarak teknolojinin verimlilik arttırmaya yönelik her alandaki adaptasyonu, insan, çevresi ve aksiyonlarına da yansımakta ve yeni ihtiyaçlar doğurmaktadır. Bu ihtiyaçlar ise yeni tasarımlarda hibrit yani birden fazla fonksiyonu aynı tasarım üzerinde barındıran ürünleri öne çıkarıyor.
Enerji verimliliği dünyada olduğu kadar Türkiye’de de önemli. Performansı yüksek ancak az enerji tüketen ürünler kullanıcıların daha çok tercih sebebi olmaya başladı.
Mutfak sektöründe cam, doğal tas ya da masif ahşap görünümlü, performanslı ve dayanıklı yüzeyler yeni malzeme kullanımlarının önünü açıyor.
Teknoloji alanındaki gelişmeler ise ses kontrollerinin daha yaygın olarak kullanmaya başlıyor. Ayrıca ortamın nem, ısı ve hava kalitesini ölçerek ve çalışan, stabil bir yaşam alanı yaratan ürünleri görüyoruz.
Bu ihtiyaçların Silverline’ daki yansımasını ve çözümlerini, bugüne kadar üretilen ocak-davlumbaz entegrasyonu ile hibrit ürünler, enerji tasarrufu sağlayan ürünler, birbirleri ile haberleşen ve ses kontrolü ile insan ile iletişime geçen yeni seri ürünlerimizde görebilmekteyiz.
Türkiye’de şu an için niş pazara hitap eden bu ürünlerin daha da ekonomikleşerek aile gamlarının genişlemesini bekliyoruz.
- Satınalma yöneticisi olarak sorumluluğunuz büyük. Tedarik ettiğiniz malzeme grupları özel malzemeler…Biraz tanıtabilir miyiz ?
Merkezi satınalma yönetimi anlayışına sahip olduğumuz için satınalma yaptığımız ürün ve faaliyet alanımız oldukça geniştir. Yaklaşık 85 milyon dolarlık yıllık bir bütçenin yönetilmesinden sorumluyuz.
Stratejik Satınalma birimimiz hammadde tedarikini gerçekleştirmektedir. Paslanmaz çelik, soğuk haddelenmiş yassı çelik (DKP), motor grupları, elektronik kartlar, kablo grupları, granül plastik, ambalaj malzemeleri ( oluklu mukavva, strafor vb ), aydınlatma grupları başlıca satın alımını gerçekleştirdiğimiz ürünlerdir.
Ticari Ürün satınalma birimimiz, fabrikalarımızda üretimini gerçekleştirmediğimiz ürünlerin Silverline markası ile teminini sağlamaktadır.
İndirekt satınalma birimimiz, üretim dışı şirket faaliyetlerimiz için gerekli olan tüm hizmet ve malzeme satınalmalarını yönetmektedir. Genel gider diye de adlandırabileceğimiz çok geniş bir satınalma yelpazesine sahiptir.
Yatırım satınalma birimimiz üretim tesislerimizin başta makine ve teçhizatlar olmak üzere dahil olmak üzere tüm alt ve üst yapı yatırımlarını gerçekleştirmektedir.
Lojistik birimimiz uluslar arası ithalat, ihracat işlemleri ile transit ticaret’in taşıma organizasyonlarının sağlanması, gümrüklü/gümrüksüz tüm depolama operasyonları, hammadde toplama ve mamul ürünlerin sevkiyat/taşıma işlerinin hizmet alımları ve operasyonlarından sorumludur. Aynı zamanda gümrüklerde YYS belgesine sahip olduğumuz için lojistik birimimiz büyük bir işlem hacmini uçtan uca entegre olarak yönetmektedir.
- Ölçek büyüdükçe kuşkusuz planlamanın önemi ortaya çıkıyor. Uluslararası tedarikte temel risklerimiz nelerdir ? Termin mi ? Maliyetler mi ? Tedarikçi ve ürün kalitesi mi ?
Bir şirketin karşılaşabileceği risk türleri işletmeye, sektöre ve ülkeye göre değişmesine rağmen, biz ana hatları ile finansal, operasyonel, stratejik ve dış çevresel riskler olarak dört ana başlıkta değerlendiriyoruz. Bu temel riskleri her zaman karşı karşıya kalabileceğimiz ve yönetmemiz gereken bir süreç olarak görüyoruz. Ayrıca bu temel risk gruplarının neden ve sonuçları birbirini etkileyebiliyor. Yani finansal bir riskin gerçekleşmesi sonucunda maliyet, kalite ve termin gibi operasyonel risklerle de karşılaşmamız çok büyük bir olasılık.
Riskimizi yönetirken tedarikçi özelinde riski planlama, değerlendirme ( belirleme – analiz ) , azaltma ve izleme başlıklarını izliyoruz. Tedarikçi devreye alma süreci, sözleşmeler, sigortalar, tedarikçiyi geliştirme süreçleri ayrıca hem tedarikçinin hem de genel olarak ekonomik, finansal ve politik gelişmelerin izlenmesi çok önemli bir çevrim olarak karşımıza çıkıyor.
- Uluslararası alanda malzeme aldığınız firmalarla ticari ilişkilerimiz nasıl ? Onlar için klasik bir satıcı mı yoksa tedarikçi kimliği nitelendirmesi mi daha doğru olur ?
Biz hem lokal hem de yurt dışındaki tüm tedarikçilerimizi iş ortaklarımız olarak görüyoruz. Uzun vadeli, birlikte iş planı yapabileceğimiz, birlikte büyüyeceğimiz, birlikte iş ve ürün geliştireceğimiz stratejik işbirliği kurabileceğimiz tedarikçileri seçmeye ya da bu konuda bizimle aynı düşünceyi paylaşmasını sağlamaya çalışıyoruz.
Bizim satınalma gücümüz ve büyüklüğümüz bu konuda önemli bir rol üstleniyor. Sadece satıcı kimliği olarak bizimle birlikte olan firmalarımız da var. Fakat bu tip firmalar için devamlı alternatif arayışında olmak ve riskimizi azaltmak önemli görevlerimizden biri.
Bununla birlikte lokal tedarikçilerimizin belirttiğimiz unsurlara daha yakın ve yakınımızda bulunması, tedarik zamanı ve taleplerimize hızlı geri dönüş sürelerini de göz önüne aldığımızda çok daha stratejik bir önem taşıyorlar.
- Tedarikçi ilişkileri konusunda nelere önem veriyorsunuz ? Birçok firma uluslararası tedarikçi ile yerel tedarikçi ilişkilerini yürütmekte farklılıkları tartışır. Örneğin sizden gelen taleplere ilgi ve performans değerleme konusundaki geri dönüşlerde ne gibi farklılıklar oluyor ? Biraz açabilir miyiz ?
Tedarikçi ilişkilerimizdeki en temek kriterimiz karşılıklı açıklık/şeffaflık politikasıdır. İş ortağımız olarak gördüğümüz tedarikçilerimiz ile bu çerçevede iş geliştirme ve uzun vadeli birliktelik planları yapabiliyoruz.
Satınalma, kalite ve ARGE ekiplerimizden gelen taleplerin tedarikçi tarafından nasıl takip edildiği, ne kadar sürede geri dönüş sağlandığı, termin/kalite/fiyat performansları tedarikçi seçiminde büyük bir önem taşıyor.
Bu konulara yaklaşımlarımıza gördüğümüz karşılıkların lokal tedarikçilerde daha fazla olduğunu görüyoruz. Fakat lokal / yurt dışı genellemesi yerine, tedarikçinin kalitesini, vizyonunu, bizim satınalma büyüklüğümüzü ve tedarikçiyi nasıl yönlendirdiğimizi daha önemli bir ayraç olarak görüyorum.
- Uluslararası malzeme üreticileri ile pazarlık ve sözleşme yaparken nelere dikkat etmeliyiz ?
Pazarlık ederken, ürüne ve ürünü oluşturan malzemeye teknik açıdan, maliyet açısından ve piyasa bilgisine hakim olmayı en önemli kriterlerden biri olarak görüyorum.
Uluslarası ticaret yaparken sözleşme ise çok daha büyük bir önem taşıyor. Sözleşmeyi, hukuki tanımı, karşılıklı yaptırım ve koruyucu özelliklerinin dışında, karşımızdaki tedarikçi ile kurmak istediğimiz iş ortaklığı sırasında talep ettiğimiz, konuştuğumuz tüm şartları içeren, yazıya dökülmüş bir evrak olarak görüyoruz. Bu sebeple sözleşmeyi kullanmamak için çok iyi bir sözleşme tasarlamak gerekiyor.
Uluslarası bir sözleşme, kolay anlaşılabilir, talepler farklı bir yoruma izin vermeyecek şekilde çok açık olmalıdır. Tarafların kabul ettiği, tercümesi hataya sebebiyet vermeyecek dil kullanılmalıdır. Konu olan malzeme ya da hizmetin çok net tanımlanması ve beklenen kalite düzeyi ve özellikleri belirtilmelidir. Teslim şartları, ödeme şartları, taşıma şartları, uyuşmazlıkların nasıl çözüleceği, gecikme ve ihlal durumundaki yaptırımlar ve imza gerçek yetkilisinin olması zaten en temel dikkat edilmesi gereken maddelerdir. Bununla birlikte fikri ve sınai hakların içeriği, marka-model ve bilgi gizliliği ilkesinin mutlaka ve mutlaka sözleşmelerde olmasına dikkat etmemiz gerekiyor.
- Bu sektörde lojistiğin önemini rakamlarla anlatmak istesek neler ön plana çıkar ?
Sektörün en büyük ihracatçısı toplam küresel ihracatın %30’undan fazlasını karşılayan Çin olurken, Türkiye güncel durumda en büyük 4. İhracatçıdır. Sektörün üretimde rekabet gücünü arttıran etkenlerden biri lojistik avantajıdır. AB ülkelerine ihracatta coğrafi yakınlık sebebi ile Türkiye’den ithal edilebilecek ürünler Çin’le karşılaştırıldığında ortalama lojistik maliyeti açısından %50 daha uygundur. Bunun yansıması olarak Çinli firmaların Türkiye’ye beyaz eşya üretimi için yatırım yapmak istedikleri belirtilmektedir.
Günümüzde Türkiye içinde doğru noktalarda depolama merkezleri kurup bu noktalardan dağıtım kanallarını organize etmek çok büyük önem taşımaktadır. İlgili bölgelerde oluşturulacak lokal veya bayi ortak depo projeleri sayesinde iş ortakları ile birlikte müşterilerimize hızlı ürün teslimatı sağlayıp rekabette öne çıkmak için etkin bir lojistik alt yapıya ihtiyaç duyulmaktadır. Ürün maliyeti içindeki lojistik maliyetlerinin her yıl ortalama olarak %0,5 oranında yükselmesi de yine bu sinerjinin önemini arttırmaktadır.
Rekabette ön plana çıkmak ürün kalitesinin yanında tedarik zinciri ve dağıtım kanallarındaki farklılıkların müşteriye ancak katma değer sağlayacak bir modelde ve sürdürülebilir olarak yönetmekten geçmektedir. Bunu için tüm göstergeler lojistik alanındaki değer zincirini her yıl ortalama %3,5 oranında bir verimlilik ile yöneterek sağlanabileceğini bizlere göstermektedir.
- Tüm sektörlerde satınalma yöneticileri acil taleplerden dert yanar. Biz yine de soralım. Bu sektörde satınalma yöneticiliği yapmanın olumlu ve olumsuz taraflarını değerlendirebilir miyiz ?
Reel sektörde müşteri siparişinden başlayarak, müşteriye teslimatına kadar ki hemen hemen her süreçte rol almak en güzel tarafı diyebilirim. Çünkü yorucu da olsa piyasanın, ekonominin ve hayatın devamlı içinde olmak gerekiyor. Bu kadar aktif olmak ise insanı motive ettiği gibi ve devamlı enerjik olmasını da sağlıyor.
Acil siparişler ve talepler konusunda ise yaklaşımımızı özetlemek istiyorum. Öncelikle müşteri memnuniyetinin en önemli kavramlardan biri. Müşteri ihtiyacına cevap verme hızımız şirketin büyüme hızını doğrudan etkiliyor. Tam bu noktada hizmet seviyesi
( müşteri memnuniyeti ), kaynak kullanımı ve maliyet kavramlarını, şirket stratejisini de gözeterek dengelemeye çalışmak gerekiyor. Bu sebeple tüm süreci yönetirken, hız ve operasyon kalitesini arttırmak için hem iç hem de dış unsurlarla beraber çalışma ortamını hazırlamayı ve yürütmeyi, Tedarik Zinciri yöneticilerinin en önemli görevi olarak görüyorum.
Satınalma Dergisi olarak değerli görüşleriniz için teşekkür ederiz.
Prof. Dr. Murat ERDAL
Editör
Satınalma Dergisi
dergi@satinalmadergisi.com
B2B İŞ PLATFORMU: BUYER NETWORK KURUMSAL VİDEO
BUYER NETWORK . NET İÇERİSİNDE FİRMA ve YÖNETİCİ OLARAK YERİNİZİ ALIN.
Etiketler:Erhan ESEN, Gümüş Grup, Murat Erdal, Satın alma, satınalma, Silverline, tedarik, tedarik zinciri yönetimi